|
BUDAPEŞTE
ANILARI
Niçin Budapeşte’ ye...?
Budapeşte’ ye ilk gidişim tahminen 40 sene önceydi. Otomobille Almanya yolunda 3 günlüğüne burada kalmıştım. Operet melodileri tutkunu özellikle de Macar Emmerich Kalman’ ın "Çardaş Fürstin" i ve insanın ruhuna işleyen, son derece duygulu Çigan müziğine hayranlığım beni gidip gördüğüm birçok uzak diyarlardan sonra bir kez daha buraya çekti.
|
|
|
|
|
|
|
Seyahate hazırlık...
Çoğu zaman kütüphanemdeki dokümanlardan ve de çok daha mufassal İnternet Seyahat bilgilerinden faydalanıp, kalacağım oteli mutlaka şehir merkezinde olanlarını ve de mümkün olduğunca trafiğin girmediği yerlerde seçip E-Mail yoluyla rezervasyonumu ayarlayıp, gezi programımı, klâsik turistik yerlerin yanında nerede ne olduğunu gayet incelikle önceden belirleyip adımımı atmaya başlıyorum.
Not: Genelde birçok yerde olduğu gibi burada da seyahat başında alınması tavsiye edilen, birçok mekân ve vasıtalarda tenzilat sağlayan “Budapest Card”. Ancak kanaaatimce pek değmez. Zira kişi zaten elinde Card’ ın tenzilât listesine devamlı göz atıp nerede ne kadar ucuza binerim, yemeği nerede bedava fiyatına yerim diye bakmaya zaman bulamıyor. Müzelere veya emsal yerlere sizi zaten aldığınız Tur götürüyor. Geriye kalan Restoranlar vs. O zaman da rahat rahat gezip rastgeldiğiniz gönlünüzün hoşlandığı mekâna vs. gidip oturduğunuzda neticede pek tasarrufa değecek bir ortam çıkmıyor.
Burada genelde tahminlerin aksine halk kendi lisanının haricinde tercihan meramını ingilizce anlatmaya, sizin de konuşmanızı ingilizce olarak dinlemeyi tercih ediyor. Almanca çok çok geri plânda. Bu arada Macarlar ile ilgili bir anlatım var: Macarlar her şeyi kaybedebilirlermiş ancak "Aksan" larını asla. Çok doğru.
Otel olarak; hem şehirin içinde (Buda - Peşte’ nin esas merkezi olan Peşte tarafında) hem de turistik erişim yakınlığı yönünden ve de sadece yayalara mahsus bir ortamı tercih ederseniz size Vaci Utca caddesindeki 4 yıldızlı “Taverna Oteli” ni tavsiye edebilirim. Ayrıca özellikle Sabah Kahvaltısı meraklılarına da çok zengin açık büfesi var.
|
|
|
Çevre ile tanışma...
Budapeşte' de şayet hava müsaitse, Şehir içi gezide Seyahat Acenteleri otobüsleri ile yapılacak Şehir Turu yerine Kırmızı (City – Circle Sighseeing) otobüsüne binip, hem rehberin anlatımlarını dinleyip hem etrafı açık oturma koltuğunuzdan şehiri rahatça detaylı olarak görür, resim çeker, istediğiniz takdirde de belirli muayyen duraklarda inip gezip görüp tekrar bir sonraki otobüse binebilirsiniz. Bu tarz geziyle Şehir Turu süresince Macar kültürünün saygınlığını gözler önüne seren birçok tarihi binalarla karşılaşacaksınız.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Operet Şehiri Budapeşte...
Budapeşte Viyana gibi bir Operet Şehiridir.
Burada mutlaka ve mutlaka “Kovacs Jozsef” yönetiminde “Inter - O - perette” nin Budapest Karoly körut 3/a adresindeki Operet gösterisine gidin. Programda: Lehar – Strauss – Kalman’ dan Budapeşte Lehar Orkestrasının zenginleştirdiği melodileri, Çardaş danslarını ve tabii müziğini de hayranlıkla seyreder, dinlersiniz.
Operet gecesi için diğer bir alternatif; Tuna nehirinde gece yemekli Gemi gezisinde Budapeşte Operasının baş aktris ve aktörlerinden muhtelif Operet eserlerini Tokaj şarabı eşliğinde dinlemek.
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu gezinin bence bir hoş tarafı; 8-10 kişilik yemek masalarında muhtelif memleketlerden gelmiş kişiler, çiftler veya ailelerle tanışıp sohbet ediyorsunuz.
Meselâ benim masamda Norveçli bir çift ve de Mexico City’ den bir aile vardı. Oralara bir zamanlar gitmiş olup geçmiş zaman hatıralarımı onlarla tazeleyip enfes neşeli bir gece geçirdik.
Programın sonuna doğru Piyanoya ikinci piyanist olarak davet edildim. Galiba da alkışlandım. Çekinmesem gururumdan Onuncu Yıl marşını okuyacaktım.!!
Kafeler, Restoranlar, Çigan Müziği ve Pazar yeri...
İsmi Budapeşte için biraz garip gelse de mutlaka ve mutlaka "Coffee New York" a bir taksiye binip gidin. Muhteşem otelin altındaki Coffee Haus’ a adım attığınızda kendinizi bir saray ortamında bulacaksınız.
|
|
|
|
|
|
|
|
Şaşırtıcı güzellikte. Alt kat, üst kat, servis vs. vs... Bence orada yanlızca Kahve içmeye yazık. Güzel bir Macar salamlı servis ve Kırmızı şarap ortama yakışır. Meşhur Gulaş çorbasını ise başka bir yerde de içebilirsiniz.
Tamam aklıma geldi: Gulaş çorbasını içme veya yeme ortamına en uygun yer "Budapeşte’ nin" hatta galiba Avrupanın en büyük kapalı 2 katlı "Market" i olabilir. Alt katta satışa sunulan sırasıyla Et, Domuz Salamları, Sebze, Meyva. Üst katta ise tekstil, oyuncak ağırlıklı ufak dükkanlar.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İşte bu katta tipik büyük bir mekânda "Fakanal" açık büfe halk restoranı var. Budapeşte’ lilerle beraber yemek yemek, Paprikalanmış büyük kâse içinde Gulaş çorbanızı içerken , şömine başında Çardaş müziğini kemanınla size tattıran Zigeuneri dinlemek hoş bir anı.
Söz “Paprika” dan açılmışken...
Burada "Paprika" nın ismi, rengi, gösterisi var, ama kanımca bizim Güneydoğu biberleri ile kat’ iyyen boy ölçüşemez. Aşırı Biber tutkunu bir kişi olarak bizim biberlerimiz, gerekse bizimkinden de kat kat daha acı Meksika' daki "Habanero" biberlerini yanıp tutuşup tattıktan sonra karşıma çıkan "Paprikayı" tabiri caiz ise çayıma şeker niyetine koyarım.
Bibere acılığını veren içindeki "Capsaicin" maddesidir. Acılık değerlendirilmesi ise genelde "Scoville Ünitesi" ne göre yapılıyor. Bu vesileyle Biber meraklılarına bir bilgi: Dünyada Biber Acılığı değerlendirme tablosu:
Scoville Acılık Değerleri:
350.000 - 577.000 Red Savina Habanero
50.000 - 100.000 Tayland Biberi: Chiletepin, Pepin
30.000 - 50.000 Tobasco: Cayenne
15.000 - 30.000 Chili de Arbol
5.000 - 15.000 Serrano
2.500 - 5.000 Jalapeno
1.000 - 1.500 Ancho, Pasilla
500 - 1.000 Anaheim
0 - 1.000 Bell Pimento
Not:
Güzel Çigan müziğini nerede dinleyeceksiniz...?
Yukarıda belirttiğim gibi sizleri bilmem ama ben (şu an' da dinlediğiniz...)
Çigan müziğini çok içli, derinliği olan, kısmen hüzün veren, hatta yerinde ağlatabilen, ruhumuza işleyen bir güzellikte algılıyorum.
Birçok yer var ama, doğru yer 1904’ ten beri faal olan "Matyas Keller" veya "Matyas Pince". 40 sene evvel gelip gördüğüm bu yer şimdi de aynı güzellik ve sade zenginlikte. Burayı süsleyen, mükemmelleştiren yemeğin eşliğinde Çigan melodileri. En tanınmış yemek "Sertesspörkölt Paprikas Csirke". Yemek sonrası da "Palaçinke" yi ısmarlamak adetten.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Diğer tanınmış iki restoran: “Szaszeves Etterem” ve “Karpatia”.
Ayrıca öğleye doğru geniş güneşli meydana bakan, içi de çok şık “Cafe Gerbeaud” .
Buda Tepeleri...
Budapeşte’ yi dolayısıyla Tuna Nehirini temaşa etme zevkini Buda' nın (Budapeştenin Dağlık tarafı) yukarısında “Gellert Tepesine” nde tadabilirsiniz. Buranın karşı tepesinde de “Mathias Kilisesi” şehire hakim bir durumda konuklanmış.
Bir aksilik: Tuna’ yı ve güzelim Budapeşte’ nin kuş bakışı resmini Burgberg' in bir burçundan çekmek için
hazırlanmıştım. Önümde duran kalabalık turist grubunun ayrılmasını bekledim...ayrıldılar... Tam pozisyonumu almış manzarayı çekecekken... işte o anda bir Kamikaze akını oldu... bir Japon alışılmış bir umursamazlıkla önüme geçti ve kendi kadar küçük dijital aleti ile çekeceğini çekti. Üzüntümün sebebi kameramda kalan son 36' ıncı poz olmasıydı.
Aynı durumu aynı Japonlarla (belki de aynı kişiydi !!!) Toscana' da da yamuk Piza Kulesi önünde, Malezya’ da beş güzeli bir araya getirip resimlerini çekecekken de yaşadım. Ancak Malezya için daha çoook pozum kalmıştı...
Kıssadan Hisse: Seyahatlerde resim çekeceğiniz ortamlarda Japon’ lara dikkat. Sizin harakiri yapmanıza sebep olabilirler. ! Otel asansörlerine giriş çıkışta da durum farklı değil...
Not: Japonya’ yı ve güncel yaşam ve alışkanlıklarını, tarzlarını merak ediyorsanız: www.atayolular.com/menu/japonya-anilari.html )
Budapeşte Çevresi...
Turistik gezide iki yer belirleniyor: Plattensee - Balaton Gölü çevresi ve de dünyaca tanınan “Herend Porzelen Fabrikası” ziyareti.
Plattensee Göl’ü / Balaton...
Plattensee / Balaton Gölü Orta Avrupanın en büyük Tatlı Su gölü. Bu göl ile ilgili bazı satırları okuyorum: “Göl' ün cazip ısısı insanın vücudunu ve ruhunu” okşarmış. Gene 19’ uncu asırda bir Macar yazar şöyle buyurmuş: “Balaton’ un Doğası; evleneceği damadı bekleyen ve sevgi cazibesi aşılayan bir geline benzermiş. Methiye devam ediyor: "Ne kadar çok seyredersek o kadar çok O’ nu hissedermişiz"
|
|
|
|
|
|
|
Ah benim güzel Boğaziçim... Sen bu söylenenlere gül de geç...
“Vene Vidi Vici”... Ben bu Damat.. ve Gelini... gidip gördüm !!!
Ancak 2006 Ekim ayında gittiğimden Göl cansız, bomboş ve de kıyıda da yağ sabır oltasının iğnesine az bir ihtimalle takılacak bir takıntı bekleyen balık fakiri kişiler vardı. Karaköy Köprüsü üstündeki hayatı gün be gün gören bir kişi olarak bu tablo bana hakikaten acı veriyordu. Gezdiğimiz yer birkaç yüz metre göl kıyısı, bir yerde tek başına elinde düdük bir olta ile havaya bakıp İsa' dan umut bekler bir pozda balıkçı heykeli, çevresinde ilâhi sessizlik, geniş kıyı bahçelerinin içinde de şifalı su çeşmeleri bulunan kalp hastalıkları Sanatoryumları.
Bu donuk görüntü yaz aylarında güneş görmeyen özellikle hiçbir zaman Hitler rejiminde askerlik yapmamış iddiasında bulunan !!! yaşlı Alman turistler tarafından ve de dalgasız, genelde sakin suda üflemeyle yelkenleriyle veya sörfleriyle yol almaya çalışan gençlik ile bir hayli hareketleniyormuş. Çevrede bulunan bütün otel veya motellerin bahçelerinde kocaman almanca "Zu Vermieten" yanı kiralıktır diye tabelalar var.
Kısaca: Budapeşte tamam ama, burası beni bir daha görmez.
2 saat kaldıktan ve de – yanlızca bir külâh Dondurma yemek hevesi veren – ortamdan koşarak ayrıldım.
“Herend” – Avrupa’ da üçüncü en meşhur 180 senelik Porselen Fabrikası...
Porselan’ ın diğer ismi burada “Beyaz Altın” . Porcelen' den mamul eşyaların,takımların ilk olarak imali 620 senesinde Çin' de, onu takiben 1708 senesinde Dresden / Meissen' de, müteakiben Viyana' da ve de 1826' da Macaristan' da "Herend" fabrikasında başlamış. Gittiğime değdi. Ancak Porselenin yapılış kimyasını anlatmaya gerek yok. Onun için bize anlatılan uzun izahatı bir kenara bırakıp Fabrikada çektiğim birkaç resim ile iktifa edeceğim.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şarap Tadımı...
Macar şarabı deyince akla “Tokaj” gelir. Tokaj Şarap bölgesi neden bu kadar tanınmış ? İzahı mitolojide ister inanın ister inanmayın şöyle anlatılıyor:
Macaristan’ ın Gökyüzünde birçok Tanrı bulunuyormuş. Tanrıların bulundukları ortamda da devamlı eğlenceli kutlamalar oluyormuş.
Ganimedes (Mitolojiye göre ölümlü insanların en güzeli sayılan genç) bir zamanda elindeki Şarap dolu kupayı Jupitere uzatırken (ayağı mı takıldı yoksa arkasından mı ittiler, bugüne kadar bilinmiyor!!!) zorlanmış ve bir miktar şarap aşağıya, yeryüzüne dökülmüş.
Şarabın döküldüğü yer ise tam Tokaj bölge havzasıymış.
Bu mutlu sebepten dolayı Tokaj' da yetiştirilen bağların şarabı "Tanrı' lar Şarabı" olarak bilinmiş.
Ganimedes ile ilgili bir de Televole dedikodusu: Ganimedes’ i baş Tanrı Zeus bir ara kartal kılığına girerek kaçırmış..mış...
Yurda dönünce Rakı’ nın yukarıdan bizde hangi alana,
kimin tarafından döküldüğünü merakla araştıracağım. Hiç olmazsa bugünkü ortamımızda, İçkili Kutsal yeni bir alan da ihtimalen Bodrum dışında keşfedilmiş olur.
Tokaj bölgesine uzaklığından gidemedim ama, Budapeşte’ nin Güney Batısındaki gene bağları ile meşhur Etyek bölgesinde “Haraszthy Vallejo
(..daha bitmedi !!! yavaş yavaş heceliyerek okuyun..) " Nagypinceszet” Bağlarını ve Şarap Evini ziyaret ettim.
Gidişte tesadüfen aynı Minibüste biri İsviçreli diğeri Alman Şarap Kompetanı 2 kişi vardı. Çevreyi ve modern dekorasyon anlayışıyla düzenlenmiş depolama tanklarını, mahsenleri gezip, özellikle Beyaz Cabernet
Sauvignon ve Chardonnay üzümlerinden elde edilmiş 2003, 2004 ve 2005 yıllarının Şaraplarını gezinin sonunda masa başında test ettik.
Renk, Tadım, Koku ve Berraklık bakımından gizli bir oylama sonucu her üçümüzde 2003 rekoltesi hususunda hem fikir olduk.
Sonra da Bağ Sahibesinin özenip bezenip hazırladığı peynirli, salam’ lı masasında ağız tadımızı zenginleştirdik.
Son: Hatıra olarak birkaç şişe 2003 Cabernet Sauvignon alıp İstanbul’ a geldim.
Şimdi de evde; çalışma masamın başında Budapeşte’yi anmak için bir CD - Çigan müziğini koyup, Macar Salâmı ve Peynir ile beraber kadehimi, bu yazımı ihtimalen atlamadan sonuna kadar büyük bir sabırla okuyan Sizler için kaldırıyorum:
Egeszsegere...Sıhhatinize...
Not: Diğer bir Site: www.atayolular.com/menu/bordeaux-anilari.html
|
|
|
|
|
|
|
|