|
|
Odessa’ da, Kiev’ de nereden çıktı ?
Yıllar önce; Kış’ ın son derece sert hüküm sürdüğü Aralık ay’ ında Moskova’ ya, çevredeki troykalı, semaverli ormanlara (- 25 oC) ve Baltık Denizinin kıyıya yakın alanlarının buzlandığı St.Petersburg’ a (-17 oC) gitmiştik.
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu sefer İnternet’ te gezinirken; 24 Ağustos 1991 tarihinde Rusya’ dan ayrılıp hürriyetine kavuşmuş Ukrayna’ nın baş şehri olan Kiev’ in ve de Karadeniz' in en büyük Liman şehri olan Odessa’ nın Çarlık Rusya’ sı zamanında yapılmış muhteşem görünüşlü binalarının, katedrallerinin, caddelerinin vs. resimlerini görünce aklım oralara takıldı.
Ayrıca geçmiş Osmanlı tarihimiz yönünden de Odessa’ nın kısaca Kırım bölgesinin bizlere bir yakınlığı vardı. Bu sebepten bir fırsat yaratıp 2007’ nin Mayıs ayında gezimi plânladım. Her seyahat öncesi olduğu gibi gene “Google Earth” den Karadeniz Bölgesini, Odessa ve Kiev’ in gezilecek mekânlarını, yerlerini görüp, okuyup, öğrenip ayrıca Odessa’ nın bütün caddelerini, meydanlarını en ufak detayına kadar yakın açıdan araştırdım. Bu suretle ilk defa gidilecek yerde oriantasyon kolaylaşıyor.
|
|
|
|
|
|
|
Karadeniz Bölgesi
|
|
|
|
Odessa Caddeleri
|
|
|
|
|
|
|
Otel seçiminde, 160 sene önce açılışı yapılmış klâsik İngiliz tarzı Londonskaya Oteline de şehir merkezinde olması ve de limana yakınlığı sebebiyle rezervasyonumu yaptırdım.
Bir Cumartesi günü Türk Hava Yolları ile aşağı yukarı 1 saat 20 dakikada, takriben 1 milyon nüfuslu Dinyeper ile Dinyester nehirleri arasında bulunan Odessa’ ya
uçtum.
Odessa’ nın birçok otelleri içinde en tanınmış 2 Otelinden biri Liman ucundaki 12 katlı "Hotel Odessa" diğeri ise bir hayli muhafazakar havasıyla "Hotel Mozart".
Özellikle akşam' a doğru Hotel Mozart' ta bir aperitif almak için terasına oturduğunuzda buraya sık sık karartma camlı Mersedeslerden özellikle siyahlar giyinmiş şık şık iş adamlarının girdiğini görürsünüz.
Odessa’ nın kısaca tarihi:
14’ üncü yüzyıldan sonra Osmanlıların kontrolü altında bulunan bu bölge 1794’ te Çarlık Rusya’ sının döneminde Karadeniz’ in en büyük limanı olarak yapılandırılıyor.
1803 yılında da 1789’ daki Fransız ihtilâlinden kaçan Emannuel Richelieu Odessa’ ya Vali oluyor.
Odessa bu gelişme ile 19’ uncu yüz yılın başında enternasyonal Ticaret merkezi durumuna geliyor. Ayrıca şehrin kurulmasını plânlamak için tanınmış Avrupa mimarları buraya çağırılıyor. 1794 senesinde Çariçe Büyük Katerina sevgilisi (Bizde televole tarzı rivayet edildiği gibi.. Sayın Baltacı Mehmet Paşa degil !!) Amiral De Ribas’ a limanı yapması için talimat vermiş.
Bunun üzerine Odessa’ nın trafiğe kapalı, cafe’ lerin, restoranların bulunduğu geniş bulvarının ismini de inşa edenin anısına “Deribasowskaja” koymuşlar. 1887’ de Viyanalı mimarlar Hemler ve Fellner dizayn yönünden dünyanın en güzel ve en yüksek sahneli opera binalarından biri sayılan, “Odessa Opera” yı yaratmışlar.
Bu vesileyle gündemde olduğu için bir Soru ?
Aşağıda resimlerini göreceğiniz Opera Binalarından acaba hangisini yıksak ?
|
|
|
|
|
|
|
|
Diğer taraftan limanın çıkışında von Boffo ile Melinkov’ un 192 basamaklı “Potemkin Zırhlısı” anısına yaptıkları merdivenler görülmeğe değer.
Dünyada yankı uyandırmış “Sergei Eisensteins’ ın “Battleship Potemkin” “Potemkin Zırhlısı” filmi 1905’ teki Odessa Limanındaki zırhlıda baş kaldıran isyanı anlatır.
Şehir yerleşim plânı ; satranç kareleri benzeri yani dikdörtgen kesişen gayet geniş ve ucu bucağı görünmeyen caddeler, gayet büyük alanı kaplayan ağaçlı parklar ile bezenmiş.
Odessa’ yı gezerken görülenler:
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ancak daha birçok tarihi binalar 1941’ de son Alman işgalindeki yapılan bombardıman izlerini taşıyorlar.
İtibarlı Primorsky bulvarı üzerinde de binalar kısmen onarılmış.
Odessa’ nın yazlık deniz bölgesi şehrin batı kıyısındaki taksi ile 15 dakika mesafede “Arkadia” Beach. ..Yaz aylarından kalma bir görüntü ..
Odessa” dan başka izlenimler:
Gittiğim zaman galiba Düğünler mevsimi olsa gerek, yollarda, Kadetraller, Müzeler önünde Gelin arabalarına, otomobillerine sık sık rastlıyordum.
Şehirde klâkson duyulmuyor, bağıran çağıran yok, kavga yok. Parklarda bir taraftan ufak otolarla, atlarla gezdirilen çocuklar, diğer tarafta emekliler banklarda dinlenirken, bazı üstü kapalı mekânlarda göze çarpan ise satranç veya domino oynayan sohbet grupları.
|
|
|
|
|
|
|
|
Odessa' nın hemen hemen her yerini; Çariçe Büyük Katerina’ dan bir hayli daha değişik görünümde !!!, dillere destan gayet sade giyimli, makiyajdan uzak baştan aşağı güzel kızları süslüyor.
Tren garının yanında Privoz da her şey satılıyor. Made in Turkey tekstil, mantar, turşu, et, balık, karides, havyar, sebze, meyva, vs...
|
|
|
|
|
|
|
|
Karadeniz’ in bu sahillerinde bolca çıkan Kalkan balığının kilosu ise 7 – 8 YTL.
Ayrıca şehrin 7 kilometre dışında açık büyük ucuzcu Mahmutpaşa tarzı “7 Kilometer” pazarı kurulmuş.
Hafta sonu bir meydanda veya bir müzenin ön bahçesinde halka Klâsik konserler veriliyor.
Odessa’ da her yönüyle büyük paraların döndüğünü hemen hemen her büyük otelde ve muhtelif mekânlardaki aleni Casino bolluğundan fark ediliyor.
Şehir çevre turu:
Odessa’ nın merkezini, birçok yapıtları, müzeleri 3 ilâ 4 saatlik bir yürüyüşle gezip görebilirsiniz. Diğer daha uzakta bulunan yöreleri yakinen tanımak için muhtelif zamanlarda tramvay, otobüs dışında değişik hatlara giden Halk Minibüslerine binip takriben 1,5 saat süren şehir turunu tamamlayıp tekrar bindiğim yerde iniyordum.
Gastronomi:
Lokanta mevzuuna gelince: Oradaki Lokantaların ismi “Pectoran”. Birçok Lokanta ve Bistoların içinde özellikle Ukrayna mutfağını ve de renkli tipik lokal dekorlu yerleri tercih ettim.
|
|
|
|
|
|
|
Başlıca yemekleri :
- Borschtsch : Etli beyaz Lâhana - Pancar çorbası
- Kievski: Tavuk Kotleti
- Soljanka: Etli,sosisli, turşulu, biberli, kremli çorba
- Vareniki – Ravioli benzeri içi kıymalı mantı.
- Böf Strogonof: (Befstroganov s gribami)
Bu son yemeğin ismi hakkında şöyle bir rivayet var:
1795 – 1891 senelerinde “Alexander Graf Strogonow” ailesi zenginliğini Sibirya’ dan getirttiği kürklerle edinmiş. Sonraları “Graf” Odessa’ nın Valiliğine atanmış. Özelliği ise; Makamına dolayısıyla masaya halktan nisbeten düzgün giyimli kişiler kabul ediliyor ve onlara pişirmesi nisbeten çabuk ve kolay olan bu yemek ikram ediliyormuş…dolayısıyla ismi de “Böf Strogonov” konmuş.
Votka durumu:
Bizdekinin aksine, Ruslar dolayısıyla şimdiki Ukrayna’ lılar Votka’ yı dertten, üzüntüden arınmak için değil, yani “Ne olacak bu memleketin hali !!” düşüncesinden tamamen ayrı olarak ruhlarına güzellik, hissilik ve değişiklikler vermesi için içerlermiş.
Ancak son yılların bilgilere göre Rusya’ da dolayısıyla Ukrayna’ da her yıl takriben 40.000 kişinin sahte Votka zehirlenmesinden (Athanol yerine gözleri de kör eden Methanol kullanıldığında) öldüğünü yazılıyor. Bunlardan özellikle aile geçindiren gençlerden oluştuğuna işaret ediliyor.
1982' deki araştırmaya göre Ukrayna' nın da bağlı bulunduğu Rusya' da 15 yaşı üstü nüfus aylık kazancının yüzde 13' ünü Alkollü içkilere dolayısıyla Votka ve Bira' ya sarfetmiş.
Restoranlarda masanızda sizi 50 cc' lik buz gibi Şot bardakta Votka ile karşılıyorlar. Ancak dikkat… Votka' da da duracağınız zamanı bilin veya kestirin.!! Önceden bol tereyağlı ekmek yemekle bu ihtimali darbenin önüne geçmeyi başarırsınız.
Sakın ha rastgele yerlerden Votka almayın.
Ukrayna' nın en tanınmış Votka' sı "Nemiroff".
Votka bizdeki gibi genelde sohbet masalarında hep birlikte kadeh kaldırılarak ve de
“Sıhhatinize = “Vaşı zdarov’yı” dileğiyle “Lıkkadak” dikiliyor…
|
|
|
|
|
|
|
Havyar Mevzuu:
Odessa’ dan Havyar’ ın özelliğini tam bilmeden rastgele almayın.
Zira ekseriya hakiki diye satılan havyarın makbul Hazar Denizindeki “Esturgon – Mersin” balığından üretilmediği söylendi.
En değerli Havyar “Esturgon – Mersin” Balığından elde
edilen büyük taneli “Beluga” havyarıdır. Balığın boyu 6
metreye kadar erişiyor ve ağırlığı da 1 ton civarı. Beluga Havyarının özelliği ise; Taneciklerinin çapının 3,5 mm, renginin açık griden antrasit rengine yakın, dış cidarının da gayet ince olması.
Havyarın başka bir markası ise 2,5 metre boyunda ve 200 kg ağırlığındaki “Ossietra” 2 mm çapında küçük taneli havyar. “Sevruga” havyarı ise 1,5 metre boyunda ve 25 kilo gelen, 2 mm çapındaki ve gayet ince cidarı olan, tadı kekikimsi ve baharatlı. Genelde “Sevruga” havyar kutularının kapağı kırmızı veya turuncu renkte satılıyor. Kırmızı Havyar ise Somon balığı yumurtasından üretilen bir çeşit.
Kısa Fiat bilgisi:
Beluga 125 gr (İran) 1249.- EU
Sevruga 250 gr (İran) 1585.- EU
Osietra Gold 50 gr (İran) 384.- EU
Sevruga 50 gr (İran) 320.- EU
Katakomblar:
Odessa şehrini 19’ uncu yıllarda başlayan imar atılımında gereken taş malzeme (Kireçtaşı) için şehrin altı 1 kilometreye veya daha uzunlukta yer yer oyulmuş ve birçok dehlizler açılmış. Bu yerler başlangıçta Kaçakçılar ve Revolüsyonerler sonra da 2’ inci dünya savaşının başlarında Alman askerlerinin bu bölgeyi işgal etmesi üzerine Partizanlar tarafından saklanma ve mücadele yeri olarak kullanılmış. Kapadokya’ ya gitmişseniz, orada Kaymaklı’ da emsal tünelleri nefesiniz kesilerek gezmişsinizdir.
Katakomb’ larda o zaman kullanılan haberleşme telsizleri, daktilo makinelerini, makineli tüfekleri, erkek ve kadın partizanların yattıkları yerleri, tuvalet masalarını, mutfaklarını vs. Hitler’ in resmini duvara çizerek nişangâh olarak kullandıkları hedefler, duvarlarda Stalin, Lenin’in kara kalem resimlerini görmek mümkün.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Son resimdeki kız Partizanların birinin torunu olsa gerek !!!!!!!!
“Kiev” e Yolculuk:
Kiev’ e ya sallana sallana trenle 10 saatte gidersiniz
ya da uçakla 1 saat 15 dakikada.
Ama hangi uçakla ? İki pervaneli, 14 kişilik, lâstikleri
profilsiz bir uçakcıkla…
Dikkat:
2,8 milyonluk Kiev’ in iki havaalanı var. Enternasyonal “Zhulyany” ve de İç hat seferleri yapılan şehirin tam ters yönündeki “Boryspol” ufak hava alanı. Sakın ola karıştırmayın...
Kiev’ e vardığımda GoogleEarth’ den önceden yerini gördüğüm ilk hedefim muhteşem büyüklükte ve güzellikte – Stalin zamanında inşa edilmiş “Chreschtschatyk” caddesi oldu.
Caddenin bir ucunda muazzam bir alan görünüyor.
Gittiğim gün burada muhtelif partilerin taraftarlarının kargaşasız oparlörlerden nakledilen konuşmaları ve de
gene büyük bir ekranda Meclisten naklen yayın yapılıyordu.
Ana caddenin genişliği tahminimce 100 metreyi belki de geçer, ayrıca her iki taraftaki kaldırımlar genişliği 15 metre civarında. Halka birçok oturma yerleri ayrılmış. Caddeden karşıkarşıya geçen yok. Her 100 – 120 metrede bir içinde alış veriş dükkânları ve Metro istasyonları bulunan geçitler var.
Not: Resim GoogleEarth' ten !!!
Ayrıca; Seyahatlerde Gizlenmek imkânı kalmadı..Her yerde görünüyorsunuz..
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu arada yukarıda önünden geçtiğim ana cadde üzerindeki büyük ve uzun binanın Almanların 1941’ de bombaladıkları o zamanki görüntüsü…
İlk Adım:
Ana cadde üzerindeki büyük bir kitapçıya girip özellikle Kadedralleri, Operası vs. ile ün salmış Kiev’ in Kartpostallarını aldım. Onların içinden birçoklarını seçip, masa başındaki hanıma bir kağıda bunların isimlerini ve yön bakımından sıralamasını yazmasını rica ettim. Niyetim bir taksiye binip, şoföre gideceği yer için hem kolaylık sağlamak hem de gereksiz yol uzatmalarla turistik Nuruosmaniye kazığı yememekti.
Son derece nazik ve yaşlı hanım işini bıraktı, bana taksi bulmakta yardım edeceğini söyledi, dışarı çıktık, caddeye New York tarzı el uzatarak zar zor bir taksi bulduk, pazarlığını önceden yapıp geziye başladım. Gittiğim yerler hakkında roman yazmama gerek yok. Lütfen bizzat çektiğim bu şekerli, kremalı pasta görüntüsü veren resimleri, Bandura çalanları seyre dalın.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yemek Paydosu:
Gezi sonrası sıra tabiî ki Kiev’ e gelmişken “Kievsky” yemek şarttı.
Sonsuz cadde boyu araştırmadan sonra turistlerin pek uğramadıkları ufak ama orijinal dekorlu bir lokantayı cadde aralığından sezip girdim.
Ne yemek ısmarladığım malum: Borç Çorbası veeeee Kievski
|
|
|
|
|
|
|
|
Sonra da Votkanın verdiği hızla kilometre olarak ifade edebileceğim o meşhur caddeyi, yer altında muazzam büyüklükte çarşıları ve metro istasyonlarını bitirdikten sonra, Odessa’ da yaptığım gibi gene merkezde Minibus dolmuşlarından birine binip şoföre de yarı ağız, el, kol hareketleriye !!! buraya tekrar döneceğimi anlatıp yol boyunca da yanımda oturanlarla üç maymun usulü anlaşma gayretiyle turumu tamamladım.
Ancak şunu da belirteyim; gerek Odessa gerekse Başşehir Kiev ve tabiî ki Ukrayna’ nın batıya nazaran halkın geçim seviyesinin pek yüksek olmadığı gözleniyor.
Havaalanı Rally’ si:
Odessa’ ya dönmek için akşam vakti şoförle yanlış anlaşma sebebiyle gittiğim “Zhulyany” havaalanında uçağımın “Boryspol” den kalkacağını söylediler. Buradan ufak hava alanına olan toplam 55 km’ yi otobahn’ dan Rus “Volga” Rus malı antik taksi ile 140 km süratle – ha tekerlek fırladı, ha lâstik patladı - kaygısıyla Odessa uçağının kalkışına 15 dakika kala – “Boryspol” a eriştim. Ertesi günde 120 kişilik Ukrayna uçağı ile Moldovya’ dan trenle Odessa’ ya gelmiş ve Türkiye’ ye çalışmak için yola çıkmış 95 kadar Moldovyalı hanımla havalandık.
Özetle Odessa’ da ve Kiev’ de kaldığım 6 gün içinde Julius Ceazar’ ın “Vene, Vidi, Vici” yani “Geldim, Gördüm, Yendim” sözünün hakkını verdim sayılır.
|
|
|
|
|
|
|
Vaz işoraz zdes jdyom = Sizi tekrar buraya bekleriz
|
|
|
|
|
|
|