Aşağı bölgedeki Askeri Liman maceramdan sonra kısmet ertesi sabah gene aynı yere gitmekmiş. Askeri limanın bitişiğinde birçok günlük civar adalara tur yapan yelkenli tekneler duruyordu.
Saat 9:00’ da limandan ufak minik miçomuzla beraber hareketle 15 kişi ile denize açıldık.
İlk önce Frades Adasında demirleyip enfes bir denize girme molası verildi. Oradan hareketle meşhur tatil köylerinin bu arada Club Mediterrane’ nin de bulunduğu “İtaparica” adasının biraz açığına demirledik. Burada da kızgın kumlar üzerinden denize girip öğleyin de Meksika’ Cancun İsle Mujeres adası yolculuğundakine benzer “Tekila” partininin aksine bu defa bol bol “Carpirinha” lı sohbet edip Bahia usulu corianderli, püreli, hindistancevizi sütlü bol bol balık, karides ve kalamarlı bir Piknik yaptık.
Öğle üstü sakin deniz kabarmaya başladı. Kaptan biraz erken dönmemizin iyi olacağını belirtip hazırlığını yaptı. Hareket için çapayı çekerken zinciri koptu ve biz de dalgalarla sallana sallana bir yöne doğru sürüklenmeye başladık.
Brezilya’ ya gittiğim zaman daha Cep telefonu vs. maalesef daha ortaya çıkmamıştı. Bu durumda aklıma Amerigo Vespuci geldi ve zavallının buraları bulmak veya teknesinin çapa zinciri koptuğunda yardım istemek için kimbilir neler çektiğini düşündüm.
Neyse, teknenin kaptanı ve miçoları düdüklerle, çığlıklarla önümüzde başka bir tur teknesine seslerini duyurup yardım istemeye çabaladılar. Binbir macera ve kayalara doğru sürüklenmeye ramak kalmışken, önümüzdeki dönüşe başlamış bir tekne birkaç kere halat atışı denemesinden sonra bizi yedeğe almayı başarıp 1,5 saatlik yolu tam üç saatte alarak bizi limana kadar çekti.
Akşam bu kurtuluşumuzu kutlamak için bizim teknedeki grupla değişik 3 lisan karışımıyla anlaşıp limandaki bir restorana gidip, gün boyu eğlencemizin, telaşımızın keyfini çıkardık.
Burada yemek deyince akla ilk önce hep deniz mahsulleri ve balık geliyor. Ben de yukarıda bahsettiğim müzedeki kişinin tavsiyesine uyarak bir öğleyin limandan otobüse binip ilk önce güney doğu istikametine yönelip Barra üzerinden Piata (İtapua) ya vardım. Sonsuz sahil ve incecik kumsalda Atlantik suyunun tadına vardıktan sonra yemek tadımı için bir taksi çevirip şoförün eline aldığım adresi verip "Delicia dos Orixas" a ağaçlar içindeki restorana vardım.
Önceden şehirdeyken rehberden bilhassa aldığım tavsiye üzerine egzotik ve renkli yemekleri özellikle Hurma yağı ve Hindistan cevizi sütü ile hazırlanmış ıstakoz, iri karides ve muhtelif deniz kabuklu mahsullerinden birer delikates tarzında oluşanları, fiatları da yormadan tatma imkanı doğdu.
Bir tavsiye: Şayet günün birinde bu tarafa gelecek olursanız lütfen “Moqueca de Peixe e Camarao” yemeğini ısmarlayın. Genelde her lokantada bulunan bu yemek büyük bir kapta veriliyor. İçindekiler: Hurma yağında pişirilmiş Domates, soğan, koriander–kişniş- limon, Hindistan cevizi sütü ile birlikte ıstakoz veya pavurya veya istridye veya kalamar veya büyük karides. Ayrıca gene bol deniz mahsullü "Bobo de Camarao, Acaraje veya Abara" da ısmarlanabilir.
İçkilere gelince tabiatıyla kuvvetli alkoluyla şeker kamışı rum' ı, taze ezilmiş Lime dilimleri ve biraz şeker ile "Carpirinha" baş içki. Bunu hafif bulanlar ! votkalısını yani "Carpiroska" yı deneyebilirler.
Gene özellikle sıcak ve güzelim Pelourinho havalisinde bir köşeye çekilip terler silinirken"Cravinho" ısmarlamak şart olmalı. Ancak halkın genelde içtiği bol bol tropikal taze sıkılan meyva suları ve de "Brahma veya Antarctica" biraları.
Şimdiden afiyet olsun. “Bom proveito”…
|